Paylas

29 Aralık 2010 Çarşamba

TÜRKİYE'DE UYUŞTURUCU MADDE SORUNU
1. Türkiye’de uyuşturucu madde sorununa genel bakış
19’uncu Yüzyıl ortalarında dünyayı saran uyuşturucu madde sorunundan Osmanlı Devleti’de etkilenmişti. Ancak o yıllarda dünyada olmadığı gibi Osmanlı Devleti’nde de cezaî ve hukukî önlemler alınmamıştı. Örneğin 1854’de yayınlanan Ceza Kanununda uyuşturucu ve keyif verici maddeleri yasaklayıcı bir hüküm yoktu.(13)
Osmanlı Devleti’nde ilk ciddî ve bilimsel çalışma “Cemiyet-i Tıbbîye-i Mülkiye” tarafından yapılmış ve öncülük edilmiştir. İlk girişimleri esrar konusunda olmuş; yaptıkları bir toplantıda esrarın tedaviden çok keyif verici olarak kullanıldığı ve bunun engellenmesi gerektiği Sadarete bildirilmiştir. Bunun üzerine 1 Mart 1872 tarihinde, Sadaret Tezkeresiyle hint keneviri ekimi yasaklanmıştır.(14)
Uyuşturucu madde ile mücadelede ilk uluslararası nitelikteki, Ocak 1912 tarihli Lahey ve 19 Şubat 1925 tarihli Cenevre Antlaşmalarına Türkiye’de katılarak haşhaş ekimine ülkemizde sınırlamalar getirilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında da katılınılan kongre ve konferanslarda da uyuşturucu maddelere karşı mücadele içinde olunmuştur.
Türkiye’nin uyuşturucu maddelerle ilgili ilk yasağı, 15 Aralık 1926 tarihli ve 1639 sayılı Uyuşturucu Maddeler Kanunu ile getirilen sınırlamalardır. Cenevre Afyon sözleşmesine uygun olarak Türkiye’de afyon üretimi ve alım satımını düzenlemektedir.
10 Ocak 1932 tarihli 1918 sayılı Kaçakçılık Kanunuda bu konuda ağır cezalar getirmiştir.
Bir Japon firması 1930’lu yıllarda İstanbul’da bir eroin fabrikası kurar. Birkaç kaçakçılık olayı da buna eklenince ABD ve Avrupa ülkelerinin tepkilerini alırız. ABD ile değişik girişimlerde bulunulur. Atatürk, konunun önemine binaen, bizzat başkanlık ettiği Bakanlar Kurulunu toplar. Türkiye’nin taraf olduğu 1912 Lahey ve 1931 Cenevre Sözleşmeleri doğrultusunda, 14 Ocak 1933 tarih ve 2108 sayılı Kanun çıkarılır. Haşhaş ekimi ve uyuşturucu madde üretimine sınırlama ve düzenleme getirilir. İstanbul’da kurulan eroin fabrikası kapatılır.
Her ne kadar Türkiye’de afyon kullanılması alışkanlık hâline gelmese de, haşhaş ekimi ziraatın bir parçasıdır ve yüzyıllardır bir çok çiftçinin geçim kaynağıdır. Çünkü haşhaşın uyuşturuculuk dışındaki özelliklerinden yararlanılmaktadır. Kanunlarla getirilen önlemler, o günün ekonomik sıkıntılar çeken Türkiye’sinde kötü sonuçlar da oluşturmuştur. Gelişmeler, haşhaş ekiminin hükûmet kontrolünde olmasının ve hatta bir de (resmî) afyon fabrikası kurulması yönünde olmuştur.
İleri bölümlerde anlatılacağı üzere, uyuşturucu maddelerine özgün alınan önlemlere değişik kanunlarla devam edilmiştir.
2. Türkiye’de uyuşturucu madde kaçakçılığı
Türkiye’nin coğrafî konumu, Asya ve Avrupa kıtalarının birleşme noktası olması, doğusunda üretim bölgelerinin bulunması, transit geçiş yollarının üzerinde yer alması ve buna tarihî konjonktürü (eski medenîyetlerin beşiği ve o medenîyetlerin izlerini taşıması) de eklendiğinde uyuşturucu madde kaçakçılığı için cazip bir ülke olmaktadır.
Türkiye’de kaçakçılığın iki boyutu vardır. Türkiye’de üretilen uyuşturucu maddelerin yurt dışına çıkarılması ve buna karşılık, yurda kaçak eşya girdirilmesidir.(15)
Türkiye’de afyon kaçakçılığı, üretilen haşhaşların Toprak Mahsulleri Ofisine verilmeyen (kaçırılan) kısmıyla başlamıştır. Toprak Mahsulleri Ofisine verilmeyen afyon kaçakçılara veriliyor ve bu da yurt dışına çıkarılıyordu. Son yıllarda, yerli afyondan daha çok dışarıdan gelen afyon ve diğer uyuşturucu maddelerin kaçakçılığında Türkiye yol hâline getirilmiştir. “Altın Hilâl” ülkeleri (Afganistan, İran, Pakistan) bu konuda önde gelen ülkelerdir.
Türkiye’de kaçakçılığı yapılan yerli üretim uyuşturucu maddeler afyon sakızı, baz morfin ve esrardır. Dışarıdan daha çok uyuşturucu madde imalinde kullanılan maddeler gerekmektedir. Asetik asit anhidrit bunlardan baş sıraları teşkil etmektedir.
2.1. Üretim
Daha önceki konularda değinildiği gibi Türkiye’de uyuşturucu madde üretiminin bir yasal bir de yasa dışı yolu vardır (üretim derken, uyuşturucu madde hammaddesi olan bitkilerin yetiştirilmesi de kastedilmektedir).
Yasal üretim, haşhaş ve hint keneviri ekimi şeklinde yapılmakta ve sıkı kontrol edilmektedir. Hâlen 13 ilimizde çizimsiz ve kontrollü haşhaş ekimi yapılmaktadır. Bunlardan elde edilen ürünler Afyon Alkoloid Fabrikasında işlenerek tıbbî amaçlarda kullanılmaktadır. Haşhaş ekimi yapılan illerimiz şunlardır(16): Afyon, Amasya, Burdur, Çorum, Denizli, Isparta, Karaman, Kütahya, Tokat ve Uşak illerinin tamamı ile Eskişehir ilinin Çifteler, Mahmudiye, Seyitgazi, Manisa ilinin Kula, Selendi, Konya ilinin Akşehir, Beyşehir, Derbent, Doğanhisar, Hüyük, Ilgın, Kadınhanı, Karatay, Meram, Selçuklu, Seydişehir ve Tuzlukçu ilçeleridir.
Yasal haşhaş ekimi ve hasatı (vs.) ilgili Kanun(17) gereğince yapılır. Yasal ekimden şu ana kadar bir olay meydana gelmiş değildir (1974’ten bu güne).
Yasal kenevir ekimi de, haşhaşta olduğu gibi, 21 Ekim 1990 tarih 20672 sayılı Yönetmelik’de sınırlandırılmıştır. Yönetmeliğin 5’inci maddesine göre kenevir ekimi ancak aşağıdaki illerimizde yapılabilir:

İLİN ADI EKİM ALANI
Amasya Bütün ilçeler
Antalya Bütün ilçeler
Burdur Bütün ilçeler
Çorum Bütün ilçeler
İzmir Bütün ilçeler
Kastamonu Bütün ilçeler
Kayseri Bütün ilçeler
Kütahya Bütün ilçeler
Malatya Bütün ilçeler
Ordu Bütün ilçeler
Samsun Bütün ilçeler
Sinop Bütün ilçeler
Tokat Bütün ilçeler
Uşak Bütün ilçeler
Şanlıurfa Bütün ilçeler
Yozgat Bütün ilçeler
Rize Bütün ilçeler
Zonguldak Bütün ilçeler

Tablo 1
Aynı Yönetmeliğin 6’ncı maddesine göre de ekim alanındaki sınırlamalar ancak Bakanlar Kurulu kararı ile alınır.
Kaçakçılık örgütleri, üretim bölgelerinden elde ettikleri uyuşturucu madde karlarını artırmak için yasa dışı imalâthaneler de kurmuşlardır. Özellikle, eroini ülkemizde üretmek için, asetik asit anhidrat ve baz morfin kaçakçılığı da yapılmaktadır. 1996 polis kayıtlarına göre yasa dışı imalâthanelerin olduğu iller ve imal edilen uyuşturucu madde miktarları şöyledir(18):

İL MADDE MİKTARI
İzmir 20 kg eroin
Van 1972 kg asetik anhidrat, 0.365 kg afyon, 0.265 kg karbonal
İstanbul 1330 kg eroin, 63 kg afyon, 20 kg asetik anhidrat
Sakarya 0,2 kg eroin, 750 kg baz morfin, 683 kg asetik anhidrat
Tablo 2
2.2. Tüketim (Tüketim yolu)
Türkiye’de uyuşturucu madde tüketimi daha önce de belirtildiği gibi büyük boyutlarda değildir. Toprak Mahsuller Ofisinin alımı Afyon’- daki Alkoloid Fabrikasının da kurulması ve sıkı kontrol uyuşturucu madde kaçakçılığını azaltan nedenlerden bazılarıdır.
Türkiye’nin coğrafik ve jeopolitik konumu, kaçakçılar için elverişli bulunmaktadır. Kaçakçılıkta doğu sınırındaki ya da transit geçiş yollarındaki illerimiz yoğun kullanılmaktadır, batı illerimizden de bazı merkezler liman ve çıkış kapısı görevini görmektedir. Ayrıca ülkemiz, uyuşturucu madde kaçakçılığı rotaları ortasındadır (ya da kesiştiği noktadır).
Ülkemizde, kaçakçılık rotaları şöyledir(19).
- Karadeniz sahil şeridi.
- Doğubeyazıt- Erzurum-Erzincan-Sivas-Ankara.
- Silopi-Viranşehir-Nizip-Adana.
- Adana-Ulukışla-Ankara-Bolu-İstanbul-Edirne.
- Adana-Konya-Afyon-Kütahya-İzmir.
- Hakkari-Van-Bitlis-Diyarbakır-Ankara.
- Doğubeyazıt-Ağrı-Çaldıran-Van-Bitlis-Diyarbakır-Ankara.
Uyuşturucu maddeler bu güzergâhlardan Yunanistan ve Bulgaristan’a oradan diğer rotalar izlenerek Avrupaya götürülmektedir. Ayrıca bu güzergâhların tersi de işlemektedir. Yani, Avrupa’dan ülkemize, ülkemizden de doğu ve ortadoğu ülkelerine kaçakçılık yapılmaktadır.
2.3. Mücadelede ulusal kuruluşlar
Uyuşturucu madde ile mücadelede görevli kurum ve kuruluşlar, başta 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Mücadelesi Hakkında Kanun ve ilgili Yönetmelikler çerçevesinde belirtilmiştir. Bu kuruluşları yargı öncesi ve yargı dönemi diye ikiye ayırabiliriz.
2.3.1. Yargı öncesi mücadele
Yargı öncesi mücadelede görevli 4 ana kurum vardır: Bunlar İçişleri, Sağlık ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığıdır.
2.3.1.1. İçişleri Bakanlığı
2.3.1.1.1. Emniyet Genel Müdürlüğü
Uyuşturucu maddelerde mücadelede, operasyonel ana teşkilâttır. Kendi içindeki değişik birim ve bölümleriyle aktif olarak mücadelede bulunur. Kaçakçılık, narkotik, malî birim, organize suçlar birimi gibi; ayrıca uyuşturucu madde tahlil laboratuvarı da vardır.
2.3.1.1.2. Jandarma Genel Komutanlığı
İçişlerine bağlı olarak, Jandarma Genel Komutanlığı kırsal alanda, sınır bölgelerinde mücadele görevini yerine getirmektedir. Uyuşturucu madde analiz ve tahlili yapan iki de laboratuvarı vardır.
2.3.1.1.3. Sahil Güvenlik Komutanlığı
Deniz yoluyla yapılan kaçakçılıklarla mücadelede Sahil Güvenlik Komutanlığı, içişlerine bağlı olarak gerektiğinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığından da yardım alarak görev yapar.
2.3.1.2. Sağlık Bakanlığı
2.3.1.2.1. İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü
Tıbbî ve tedavi amaçlı uyuşturucu madde kullanımı ve prosedürünü belirler, takip eder.
2.3.1.2.2. Amatem (Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi)
Sadece İstanbul (Bakırköy)’da Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde kurulu olan tedavi ve rehabilitasyon merkezidir.
2.3.1.3. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı.
2.3.1.3.1. TMO
TMO yasal ekimi, mahsul alımını yapar ve Afyon Alkoloid Fabrikasının işletiminden sorumludur.
2.3.1.4. Gümrük Müsteşarlığı.
2.3.1.4.1. Gümrükler Genel Müdürlüğü.
2.3.1.4.2. Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü.
Gümrük bölgelerinin, giriş-çıkış yapılan kapıların kontrolü ve gerekli tedbirlerin alınmasında görevlidir.
2.3.2. Yargılama Dönemi
a. Cumhuriyet Savcılıkları.
Emniyet mensuplarınca tespit edilen olaylar, yakalanan sanıklar ilk soruşturma için Cumhuriyet Savcılıklarına gönderilir. Cumhuriyet Savcılıklarında son soruşturması yapılmak üzere dava açılır.
b. Ağır ceza mahkemeleri.
c. DGM.
d. Adlî Tıp Kurumu.
e. Sağlık Bakanlığı ve üniversitelere bağlı hastaneler.
C. Uyuşturucu maddelerin uluslararası denetimi
1. Uluslararası önlemler
Uyuşturucu maddelerin yasal olmayan arzından rahatsız olmayan ülke ve toplum yok gibidir. Bu nedenle, bir çok önlemler alınıyor, ya da alınmaya çalışılıyor (çünkü bütün dünyanın kontrolü çok zordur). Bu önlemlerin, amacına ulaşıp ulaşmaması ülkelere göre değişkenlik gösteriyor.
Önlemlerden biri, uyuşturucu madde bağımlılarının tedavi ve rehabilitasyonudur. Buna ek olarak yasa dışı üretim, imal ve trafiğini yok etmek ya da ortadan kaldırmak da önlemlerden sayılabilir. Ayrıca, günümüzde genel olarak alınan önlemler şunlardır(20) :
1. Uyuşturucu madde ile mücadele eden kurum ve kuruluşları devreye koyup onlardan yardım almak.
2. Yasal üretim ve imalinin, gerekli kullanımlara uygun olarak dengesini sağlamak.
3. Yasa dışı üretim ve tüketimini ortadan kaldırmak.
4. Uyuşturucu madde kullananları yeniden topluma kazandırmak için gerekli ve yeterli tedavî ve rehabilitasyon merkezleri açarak onlara yardımcı olmak.
5. Uluslararası anlaşmaların daha verimli uygulanmasını sağlamak.
6. Uyuşturucu madde ile mücadele eden örgütlerin çalışmalarını teşvik ve yardım etmek.
7. Her geçen gün artan ve değişiklik gösteren yeni uyuşturucu madde üretimini sıkı takibe almak.
2. Uluslararası kuruluşlar
Uyuşturucu madde ile ilgili alınan önlemlerden biri de uluslararası kuruluşların bu alanda çalışmalarıdır. Uyuşturucu madde ile mücadele eden bir çok kuruluş vardır. Bu kuruluşlar konu ile ilgili oluşturdukları alt organları vasıtasıyla bunu yapmaktadır. Bu kuruluşlar şunlardır:
2.1. Uluslararası Narkotik Maddeler Denetleme Kurulu (The International Narcotics Board)
BM bünyesinde kurulmuştur. Uyuşturucu maddelerin, yasal olarak elde edilmelerinin, üretim, tüketim ve denetimini yapan bir organdır. Zorlayıcı bir gücü olmayıp, yalnız öğüt ve önerilerde bulunmaktan ileri bir şey yapamamaktadır.
2.2. BM Gıda ve Tarım Örgütü (UNFAO)
UNFAO, uyuşturucu maddelerin ekimi ile ilgilenir. Uyuşturucu madde ekiminin (harmanın) sınırlandırılması ya da kaldırılması ve yerine başka tarım bitkilerinin ekilmesi ile uğraşır.
2.3. BM Yakın ve Orta Doğu Alt Komisyonu
BM bünyesinde kurulan, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve buna ilişkin konularla ilgilenir.
2.4. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
Bu kuruluş daha çok bağımlıların tedavi ve rehabilitesi için araştırmalar yapmak, olanakları ölçüsünde, ülkelere yardımcı olmaktır.
2.5. Uluslararası Polis Örgütü (INTERPOL)
Bu örgütün bir öğesi olan Kriminal Polis Teşkilâtı uyuşturucu madde kaçakçılığını önlemek için önlemler almaktadır.
INCB, WHO, UNFAO ve INTERPOL ile sıkı iş birliği içindedir.
2.6. Avrupa Konseyi
2.7. Pompidou Grubu
Avrupa Konseyi bünyesinde kurulan uyuşturucu madde kaçakçılığı ve bağımlılıkla mücadelede faaliyet gösteren kuruluştur.
2.8. Uyuşturucu Maddeler Mücadele Komitesi
Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) bünyesinde 1982 yılında kurulmuştur.
2.9. Budapeşte Uzmanlar Grubu
2.10. Diğer Kuruluşlar
Avrupa Ekonomik Komisyonu, Uluslararası Alkol ve Alışkanlık Kurulu, Uluslararası Polis Birliği de uyuşturucu maddelerle mücadele eden kuruluşlardır.
3. Uluslararası Anlaşmalar
Uyuşturucu maddelere karşı alınan önlemler arasında yer alan, uluslararası anlaşmalar 20’inci Yüzyıl başında başlayıp, bugüne kadar gelmiştir. Tarihsel gelişim içinde yapılan anlaşmalar şunlardır:
3.1. Şanghay Afyon Anlaşması (1909)
1 Şubat 1909 da yapılan bu anlaşma, Çin’deki afyon üretimi ve tüketiminin artması ve diğer ülkelere (özellikle ABD) de sıçramasıyla oluşan tehlikelerin önlenmesi amaçlıdır. Yapılan toplantıya ABD, Almanya, Avusturya, Macaristan, Çin, Fransa, İtalya, Hollanda, İngiltere, İtalya, İran, Japonya, Portekiz, Rusya, Siyam devletleri katıldılar. İlk uluslararası bir anlaşma olması yönünden önemli bir adım olmakla birlikte, alınan kararlar, bir dilek olmaktan ileriye gitmemiştir.(21)
3.2. La Haye Afyon Anlaşması (1912)
Şanghay toplantısının en önemli sonucu belki de, La Haye Afyon Anlaşmasının yapılmasına zemin hazırlamak olmuştur. 23 Ocak 1912’de imzalanan bu anlaşmaya Şanghay toplantısına katılan ülkeler katılmıştır.
La Haye Afyon Anlaşması, uyuşturucu maddeleri bilimsel olarak ele almış, taraf ülkelerin anlaşma doğrultusunda iç hukuklarında düzenlemeler yapmasını öngörmüştür.
Ülkemiz de 14.1.1933 tarih ve 2108 sayılı Yasa ile bu anlaşmayı kabul etmiştir.
3.3. La Haye Afyon Konferansı (1914)
Önceki, La Haye anlaşmasının yürürlüğe girmesinin kararlaştırıldığı konferanstır.
3.4. I. Cenevre Afyon Anlaşması (1925)
19 Şubat 1925’te imzalanan bu Anlaşmaya 37 ülke katılmıştır. 1912 La Haye Afyon Anlaşmasının hükümleri aynen kabul edilmekle birlikte, uyuşturucu maddelerin uluslararası ticaretinin, imal, ithâl, ihracının kontrol altına alınmasını ve hukukî düzenlemeler yapılmasını öngörmektedir. Anlaşmada bir çok uyuşturucu maddenin tanımı da yapılmıştır.
Ayrıca anlaşmada daimî merkez komitesi de kurularak, üye devletlerden bilgi toplama, istatistik yapma ve anlaşmanın takibini yapma görevleri verilmiştir.
3.5. II. Cenevre Afyon Anlaşması (1931)
Bu Anlaşma 1912 de La Haye ve 1925 Cenevre Anlaşmalarını tamamlar niteliktedir. 44 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Uyuşturucu maddelerinin imalâtının sınırlandırılmasına yönelik kanunlar karara bağlanmıştır.
Türkiyede 2108 sayılı Kanunla anlaşmaya katılmıştır.
3.6. Bangkok Anlaşması (1931)
Bu Anlaşma Bangkok’da 1931’de Siyam ülkeleri ile Batı Avrupa devletleri arasında yapılmıştır. Uzak doğu ülkelerindeki durum yeniden gözden geçirildi. 21 yaşından küçüklere afyon kullanımı yasağı konuldu. Kaçakçılara para cezasının yanında hapis cezası da verilmesi kararlaştırıldı.
3.7. III. Cenevre Anlaşması (1936)
Zararlı ilaçların gayri meşru ticaretinin men’i hakkındaki anlaşmadır. Bu anlaşmayla taraflar, gayri meşru uyuşturucu imalâtı, ticareti gibi konularda cezalar öngören kanunî düzenlemeler yapmayı taahhüt etmişlerdir.
Türkiye bu anlaşmaya 21 Mayıs 1937 tarihinde 3189 sayılı Kanun ile katılmıştır.
3.8. Paris Protokolü (1948)
29 Kasım 1948 tarihinde, Paris’te bir araya gelen devletler, uyuşturucu maddelerden sentetik olanlar daha önce keşfedilmediğinden ele alınmış olduğundan hareketle, bu maddeler hakkında sınırlayıcı, kontrol altına alıcı kararlar almışlardır.
Anlaşmaya göre, sentetik uyuşturucu maddeler de doğal olanlarla aynı kategoride değerlendirilecektir.
Protokol taslağını BM Özel Sekreterliği hazırlamıştır. Protokolü imzalayan devletler, yeni bir sentetik uyuşturucu madde tespitlerini BM Genel Sekreterliğine bildirmeyi taahhüt etmişlerdir. Genel Sekreterlik de durumu Narkotik İlaçlar Komitesine veya WHO’ya bildirecek ve ilaçlar hakkında analizler yapılacaktır. Böylelikle WHO’ya tedbirler alma yetkisi de verilmiştir.
3.9. New York Afyon Konferansı (1953)
Haşhaş ekiminin sınırlandırılmasını, afyon üretim, kullanım ve ticaretini sınırlandırılmasını öngören bu protokol BM ekonomik ve sosyal konseyinin aldığı bir kararla 19.5.1953 ile 18.6.1953 tarihleri arasında New York’ta imzalanmıştır. Anlaşmaya göre, afyon üretiminin tıbbî ve fennî amaçlı kullanımları yönlendirilmesi, resmî kurumlarca üretiminin ve imalin yapılması ve ruhsat getirilmesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca anlaşmazlıklar Milletlerarası Adalet Divanında çözüleceği konusunda anlaşılmıştır.
Türkiye 28 Aralık 1953 tarihinde bu Sözleşmeye katılmıştır.
3.10. Tek Sözleşmesi (1961)
Daha önceleri anlaşmalardan istenilen sonuç alınamayınca, BM Ekonomik ve Sosyal Konseyince, çalışmalar yapılmış ve Konseyin “Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 Tek Sözleşmesi” olarak 40 üye devlet tarafından imzalanmıştır.
Bu Sözleşme diğer (önceki) sözleşmeleri yürürlükten kaldırmıştır. Sözleşme ile uyuşturucu maddelerin tanımı yeniden yapılmıştır. Önceleri anlaşmalarda öngörülen anlamlar ve sınırlandırmalar, daha sağlam boyutlara bağlanmıştır.
Hâlen yürürlükte olan Sözleşmeye göre, uluslararası konu ile ilgili uyuşmazlıkları Milletlerarası Adalet Divanı çözecektir.
Türkiye bu Sözleşme’ye 27 Aralık 1966 tarih ve 812 sayılı Kanun ile katılmıştır.
3.11. Psikotropik Maddelere Dair Sözleşme (1971)
Sentetik uyuşturucu maddeler 1961 Tek Sözleşmesine dahil edilmemiştir. Bu nedenle bu tür ilaçlar hakkında kararlar alınması gereğini, Ekonomik ve Sosyal Konsey gündeme getirmiş ve sözleşme imzalanmıştır (19 Şubat 1971).
Sözleşme sentetik uyuşturucu maddeleri 4 gruba ayırmıştır.
a. Depressantlar (sedatif hipnotikler).
b. Trankilizanlar.
c. Stimülanlar.
d. Hallüsinojenler.
WHO yeni sentetik uyuşturucu maddeleri eklemeye yetkili kılınmıştır.
3.12. Viyana Sözleşmesi (1988)
1988 tarihindeki Uyuşturucu ve Psikotrop Maddeler Hakkındaki Sözleşme’de, 1971’deki Sözleşme niteliğindedir.
Türkiye her iki Sözleşmeye de katılmıştır.